
Heybeliada’da at ahırının 26 Ekim 2020’ye kadar tahliyesi için tebligat geldi!
İstanbul Adalarında atlarını belediyeye satmayan, onlara yaşadıkları adada kendileri bakmaya devam eden birkaç kişi var. Şimdi o atların evleri yıkılmak üzere! İçlerinde genç taylar var, yaşlı ve engelli, çoktandır emekli atlar da var. Ailelerinin tek istediği, bu atlara adada bakmak.
Adalılar ve hayvanseverler olarak biz de atları hayatımızın içinde korumak istiyoruz. Atlarla yaşamak istiyoruz. Can dostlarımıza bunu borçluyuz. At ahırları yıkılmasın, atlar için kendi adalarında yer gösterin @mustayhan, @tc_adalaristanbul Kaymakamı.
Heybeliada’da at ahırının 26 Ekim 2020’ye kadar tahliyesi için tebligat geldi (20 Ekim 2020).
#AtlarEvsizKalmasın diye, siz de yukarıdaki yazıyı ve aşağıdan istediğiniz fotoğrafı kullanarak Adalar Kaymakamlığı’ndan atlar için yer isteyebilirsiniz. Yukarıdaki adresler Adalar Kaymakamlığı’nın ve Kaymakam Mustafa Ayhan’ın instagram adresleri. Olan biten hakkında daha etraflı bilgi, aşağıdaki yazıda var. Adalarinatlari.org sitemizde şimdiye kadar olanlara dair gözlemlerimizi, izleme raporlarını ve atlarla birlikte güzel bir yaşam için örnekleri bulabilirsiniz.
Heybeliadalı Çetin Erdem, beş ata bakıyor. İçlerinden biri, geçen sene Heybeliada’da dünyaya gelen Polat.

Heybeliada’da atların barındığı ahır arazileri, adalılar kendini bildi bileli ahır. İçinde Osmanlı Döneminden kalan tarihi bir yol var. Çetin Erdem de atlarına hep bu ahırlarda baktı.
Burgazada’da durum farklı değil. Seheryeli, ayağı sakat bir at. Tolga Demir onu ölmek üzereyken alıp iyileştirdi. Seher herhangi bir işte kullanılabilecek bir at değil, özel bakıma, ilgiye, sevgiye ihtiyacı var. O, Tolga’nın 5 yaşındaki kızı Masal’ın atı ve arkadaşı.

Seheryeli’nin yaşadığı ahır bölgesi de uzun zamandır ahır olarak kullanılan, içinde tahminlere göre Bizans döneminden kalma bir sarnıç bulunan bir yer. Burada da ahırlar yıkım tehdidi altında. Neden?
Adalar’da atlarından ayrılmak istemeyen, onlara gözü gibi bakan birkaç aile var Heybeli, Burgaz ve Büyükada’da. Hepsinin isteği ortak: atlarının yaşam alanının yıkılmaması, bozulmaması. Sorun ahırların yeri ise, yaşadıkları adada gösterilecek başka bir yeri kiralamaya razılar. Ama sorun aslında başka: “Adada at kalmayacak!” diyor İstanbul Valisi Ali Yerlikaya…
Atların Evleri Ne Gerekçeyle Yıkılacak?
Ahırın tahliyesi konusunda Adalar İlçe Tarım Müdürlüğü’nden gelen talimat, Adalar Umumi Hıfzısıhha Meclisi’nin 13 Mart 2020 tarihli kararına ve Hayvan Sağlığı Zabıtası Komisyonu’nun 16 Mart 2020 tarihli kararına dayanıyor. Adalar’da ruam gerekçesiyle onlarca atın öldürüldüğü Aralık 2019’da başlayan 3 aylık “karantina”yı (yasal adıyla “faytona at bağlama yasağı”), 3 ay daha uzatan Valilik kararının dayanağı da bu kararlar.

Oysa ruam sadece Büyükada’da çıktı ve normalde hayvan hastalıklarında karantina 21 gün sürer. Ama Adalar’daki atlar her 3 adayı kapsayan, 3 ay sürüp 3 daha uzatılan bir karantinaya maruz kaldılar. Üstelik ruam olduğu söylenen 105 atın hepsi öldürüldü (ve gerçekten ruam olup olmadıklarına dair raporlar, İstanbul Valiliği’nce açıklanmadı). Sonraki testlerde hepsi temiz çıktılar. Heybeliada ve Burgazada’da ise, ruam hastalığı zaten çıkmamıştı. (Bu adalara kaçak getirilmiş at da yoktu ve Büyükada’da bazı insanların yaptığı kötü muameleyi Heybeliada ve Burgazada atlarında görmüyorduk).
Şimdi Heybeliada ahırının boşaltılıp yıkılmasını öngören tebligat, 13 Mart’ta “ruam”a karşı alınan tedbir kararlarına dayanıyor ve karar şöyle diyor:
“İlçemizde bulunan ruhsatsız, izinsiz ve yeterli yaşam ve barınma koşullarını sağlamayan ahırların, hastalık yayılmasına sebep olma ihtimali yüksek bulunmasından dolayı derhal yıkılmasına…”
Zabıta ekipleri Temmuz ayında ahırlara gelerek kontrol yapmış, bu kontrolden sonra ahırların yeterli şartları sağlamadığı yönünde bir sonuç çıkmamıştı.

Ahırlar belediyelerin yıllardır gösterdiği yerde bulunuyor. Ancak arazi, at sahiplerine ait değil. Atların insan aileleri uzun zamandır bu araziyi (ya da aynı adada başka bir yeri) kiralamak veya satın almak için talepte bulunuyor, ama karşılık alamıyor.
Heybeliada ahırlarının bulunduğu yer Adalar Belediyesi tarafından ahır alanı olarak kiralanmış durumda. Heybeli’de kalan son beş atın sahibi Çetin Erdem, atların evi için Belediyeye kira ödemeye dünden razı. Bizim de Ada sakinleri olarak isteğimiz atlara ortak yaşam alanımızda sahip çıkmak, onların yasal, doğal, atlara layık evleri olmasını sağlamak. Adalar Kaymakamlığı veya İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün tek yapması gereken onlara yer göstermek.
Atları Adadan Atma Çabaları
Aralık 2019’da adalarda ruam gerekçeli “karantina” ilan edilip atlar ahırlara hapsedildikten sonra, atların serbestçe gezeceği bir yer (padok) olmaması yüzlerce atı hareketsiz bıraktı. Hareketsizlik, tek tırnağı üzerinde yaşayan atların bacaklarının şişmesine, iltihaplanmasına, sindirim sorunlarına sebep oluyor, bunların sonu ölüm olabilir. At hem güçlü, hem narin bir hayvan. Günlerce ahırda bağlı durmak ona çok zararlı.
Bu nedenle atların sahipleri onları Heybeli ve Burgaz ahır çevresinde, Büyükada İspark ahır içinde gezdirdiler. Burgaz ve Heybeliada ahırlarında at ölmedi. Büyükadadaki çeşitli ahırlarda ise çok at can verdi. Atlarına sahip çıkmayanların hayvanlarına İlçe Tarım ve Belediye de sahip çıkmadı.
İBB 16 Ocak’ta atları ve faytonları satın alacağını açıkladıktan sonra Mart ayı başı itibarıyla Adalar’daki hemen hemen bütün atlar İBB’ye satıldı. Mart ayı sonunda, satın alınan bütün atlar Büyükada’daki ahırlarda toplanmıştı.
Aralık 2019’dan beri yüzlerce at, hareket edecek yerleri olmadığı için, iyi bakılmadıkları için öldü (Bilgi için tıklayın). Verilen izlenimin aksine, “faytonu kaldırmak” atları kurtarmadı. Adalar’da yıllardır bir at veterineri bile yok. İBB’nin İspark Ahırı’na 2020’de gönderdiği veterinerler kedi-köpek veterineri.
12 Mart’ta İBB, 4.000 liraya aldığı atları ücretsiz olarak “sahiplendireceğini” açıkladı. Atları bedavaya alıp kesmek isteyenler adalara geldiler, onlara at verilmedi ama, özellikle belediyeler üzerinden “sahiplendirilen” atların bazısı “kayıp!” (Bilgi için tıklayın)
Amaç atların iyiliği olsaydı onlar için yer tahsis edilirdi. Uzun zamandır niyet, atları kurtarmak değil, atlardan “kurtulmak.”
Burada aslında bir kentsel dönüşüm hikayesi var. Önceki ve şimdiki İBB yönetimleri ile Adalar İlçe Tarım Müdürlüğü, atların çalışma, barınma, yaşama şartlarını denetleme yetkisine ve görevine sahip. İlçe Tarım Müdürlüğü isteseydi, Adalar’da ruam hastalığını engelleyebilirdi; atların kaçak olarak getirilmesini durdurabilir, ata kötü davrananlara ceza kesebilir, o atları onlardan alabilirdi. Adalar’da yüzlerce at ölmeyebilirdi.
Bunlara kasten göz yumulmasının nedeni, Adalar’ın yapısını değiştirecek motorlu araç girişini sağlarken zorlukla karşılaşmamaktı. Faytonda sorun olmasaydı, fayton kaldırılmak istendiğinde daha çok insan “Peki atlara ne olacak?” diyecekti. Onun yerine “atlar kurtuldu” denmesi için atlar “resmen” sahibinin insanlığına emanet edildi.

Fayton karşıtı kampanyalar, faytondan sonra atlara ne olacağını sormadı, atlara kötü muamele edenlere ceza kesilmesini talep etmedi. Atlarla ilgili denetim görevlerini yerine getirmeyenler hesap vermediler. Hayvanseverlerin tepkisi özellikle yanlış yönlendirildi. Fayton bitince atların iyi olacağı algısı yaratıldı, böylece insanların atların akıbetini takip etmemesi sağlandı.
Bugün ada atlarını yerinden etme emrini veren İlçe Tarım Müdürü Feramis Çiftçi, Adalar’da İlçe Tarım Müdürlüğü kurulduğundan beri (6 yıldır) bu görevde. Atların istismar edilmesini engellemesi gerekirdi, görevini yerine getirmedi. Şimdi, her şeye rağmen atlarına en iyi şekilde bakan insanlara, ahır yıkma kararı gönderiyor.
Yıkım için dayanak olarak gösterilen yukarıdaki kararlar, Adalar’a at girişini de yasaklıyor ve bundan böyle atlarla yapılacak faaliyetler için işletme kaydı açılmamasını öngörüyor. Adada at yaşamasın diye.
Atlarla Yaşamak Herkese İyi Gelecekken
At, sadece “fayton” demek değil. Atlar çalışmak zorunda da değil. Atlara iyi bakmak bizim onlara karşı sorumluluğumuz elbette. Fakat bunun yanında atlar, sadece varlıklarıyla, insana ve çevreye iyi geliyorlar. Atlar adadaki ekosistemin, ada hayatının çok değerli bir parçası ve bunun için fayton çekmeleri gerekmiyor.
Atlar, güçlü sezgileri, insanla iletişime açık oluşlarıyla insanlara yardım ediyor. Evet, gerçekten varlıkları yetiyor. “Atla terapi” denen bir yöntem var. Türkiye’de çok yaygın olmasa da, burada da bunu bilenler var. Atla terapi, travma geçirmiş insanlara, engellilere, hayatının zor dönemlerinde karar aşamasındaki kişilere iyi geliyor. Atlarla vakit geçirmek çocukların pedagojik gelişimine iyi geliyor. Evet sadece birlikte vakit geçirmekten söz ediyoruz. Tıpkı kedilerle, köpeklerle olduğu gibi. Hayvan sevgisinin iyileştirici gücünü biliyorsunuz değil mi?

Atla terapi ve bunun gibi “atlı hayat” faaliyetleri Adalar’da çok güzel yapılabilir. Adaların Atları Platformu da dahil pek çok grup, Adalılar ve atçılığı bilen insanlar bu konuda ilgililere öneriler getiriyor. Adada at sağlığı ve atlı spor alanlarında eğitim verilebilir, istihdam yaratılabilir.
Tüm bunlar yerine, ahırlar yıkılıp atlar adadan sürülmek isteniyor. Neden?
Bunca at kötü şartlardan dolayı ölmüşken, yüzlercesi belirsiz, denetimsiz şartlarda çalışmak üzere bedavaya ada dışına sürülmüşken, biz adanın en iyi bakılan, çok sevilen, mutlu atlarına adada sahip çıkamayacak mıyız? Atlara Adalar’da ve hayatımızın içinde bir yer istiyoruz!
#AtlarEvsizKalmasın
#AtlarlaYaşamakİstiyoruz
#AtlarAdalardaYaşasın imza kampanyamıza katılmadıysanız, imzalamayı ve paylaşmayı unutmayın: https://www.change.org/Atlar-Adada-Yasasin
