Adaların Atları Birinci Yıl Raporu

Adalar’da atlar bir yılda neler yaşadı?

Adaların Atları Platformu, Aralık 2020

Özet:

19 Aralık 2019’da başlayan operasyonla Adalar’da 105 at “ruam” iddiasıyla, şüpheli şekilde öldürüldü. Gerçekten ruam olduklarına dair kamuoyuna açıklanmış hiçbir kanıt yok.

1 yılda en az 708 at hapsedilmekten, iyi bakılmamaktan, umursanmamaktan öldü.

Ruam iddiasıyla öldürülen 105 at ve getirilen kötü şartların öldürdüğü en az 708 at, yani toplam 813 at, tamamen önlenebilir nedenlerden hayatını kaybetti.

818 at ve 27 tay ücretsiz ve denetimsiz olarak Ada dışına sürüldü, birçoğunun durumu meçhul.

Kamuoyu faytonu kaldırmanın atları kurtaracağı algısı ile kasıtlı olarak yanlış yönlendirildi.

Atları önemseme ve kurtarma iddiasındaki hayvanseverler ve hayvan hakları örgütlerinin büyük bölümü süreci takip etmediler, atların halini merak etmediler. Atların içinde bulunduğu durumun vahametine dair bizlerin tüm uyarı ve çağrılarımıza rağmen atlar terk edildi.

Atların ahırlara hapsedilmesi, kötü şartlarda tutulması ve buna bağlı ölümlerden İstanbul Valiliği, Adalar Kaymakamlığı, Adalar İlçe Tarım Müdürlüğü ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi birinci derecede sorumludur. İBB yetkilileri tüm bunlara ek olarak, atların iyi durumda olduğu şeklinde asılsız haber, beyan ve videolarla kendilerine duyulan güven istismar ederek halkı yanıltmaktan, 818 at ve 27 tayın hiçbir denetim olmadan ülkenin dört yanına gönderilmesinden de sorumludur.

Duyarlı kamuoyu yanıltılmış ve atların felaketine yol açan bir operasyonda bilinçli olarak kullanılmıştır. Ama bu kamuoyu, özellikle de hayvan hakları mücadelesinde taraf olanlar, keşke kullanılmasa, yanılmasa, atları terk etmese, gözlerini açıp hale baksalardı. Medya keşke işin gerçeğini gündeme getirmekten bu kadar kaçınmasaydı. Fayton kaldırılırken yüzlerce atı feda etmeye kimsenin hakkı yoktu.

Ölen en az 813 at için artık çok geç. Ama Adalar’da hâlâ sağ olan at ve taylar için, ayrıca sahip çıkılmaksızın Ada dışına gönderilmiş olanlar için acilen yapılacak şeyler var. Bir yıl ve yüzlerce at kaybettik. Onları geri getiremeyiz ve yapılanları affedemeyiz. Yine de Adaların Atları Platformu olarak umuyoruz ki hem sorumlu kurumlar, hem de atları umursayacak insanlar artık gözünü açar ve harekete geçer.

Büyükada’da İBB İspark Ahırı’nın havalandırma alanında,
ayakları şiştiği için kıpırdamadan duran atlar (tedavi edilmezse ölümcüldür).
Ağustos 2020.

1. Bir yılın kayıpları:

Aralık 2019’da İstanbul’un Adalar ilçesinde 1700’den fazla at yaşıyordu.[1] Atların 148’i Heybeliada’da, 46’sı Burgaz’daydı; kimisi çoktan emekli, bazısı Ada doğumlu genç taylar olan Heybeli ve Burgaz atlarının sayısı biliniyor, çünkü Adalar’a at sokulmasının yasaklandığı 2017’den sonra bu Adalar’a Büyükada’daki gibi kaçak olarak at getirilmemişti. (Heybeliada ve Burgazada’da ruam da çıkmadı; bir kişinin birden fazla faytona sahip olduğu kontrolsüz ve sevgisiz durum da söz konusu değildi.)

Şu anda Büyükada’da İBB’ye ait 110 civarında at var. Kalan yüzlerce ata ne oldu?[2]

Önce 81 at, sonra 24 at daha, toplam 105 at Aralık 2019’da “ruam” gerekçesiyle öldürüldü. Öldürülenlere ait test raporları kamuoyuna açıklanmadı. Adalar İlçe Tarım Müdürlüğü bu raporları İstanbul Valiliği’ne ilettiğini söylüyor. Peki o 105 at gerçekten ruam mıydı? Kuvvetli şüphelerimiz var, çünkü bu katliamdan bir at kaçıp kurtuldu. Nazlı adındaki bu atın ruam olmadığı anlaşıldı sonradan.[3] Kaçmasaydı, ruam diye öldürülmüş olacaktı. Nazlı’nın sahibi, öldürülen iki atından birinin de kesinlikle ruam olmadığını anlattı.[4] Atların bir bölümünün sadece infial yaratmak için ve/veya işlemi yapan ekibin hataları sonucu öldürüldüğünü, aslında ruam olmadıklarını düşünüyoruz. Atların ruam raporları açıklanmalı ve hasta olmadığı halde öldürülen hayvanlar için, Adalar İlçe Tarım Müdürlüğü yetkilileri hakkında gereken işlem yapılmalı.

[1700 at – 105 at = 1595 at]

Ruam gerekçeli, 3 ay sürmesi öngörülen ve ruamın görülmediği Heybeliada ile Burgazada’yı da kapsayan “karantina,” 20 Aralık 2019’dan itibaren tüm atları ahırlara hapsetti. At, sağlığı harekete bağlı olan bir hayvan. En fazla sayıda atın barındığı, 2006’da İBB tarafından kurulan Büyükada İspark Ahırı’nın atlara hareket imkânı verecek bir alanı (padok) yok. Burgazada ve Heybeliada’da atlar ahır çevresinde serbest bırakılabildi, Büyükada Yörükali’de atları olan bir şahıs onlar için yer kiralayarak buranın atlarını saldı. Ocak 2020’de Büyükada İspark ve Aya Nikola Ahırlarında bağlı tutulan atların ölüm haberleri gelmeye başladı. Oysa bu hapsetmenin atlar için ölümcül sonuçları olacağı yetkililere hemen anlatılmış, basında da yer bulmuştu.[5] Adalar Demokrasi Meclisi öncülüğünde başlatılan, “karantina sağlıklı atları öldürmesin” diye alınması gereken tedbirleri belirten kampanyada bir ayda 30 binden fazla imza toplanmış ve ilgililere sunulmuştu.[6]

Aralık 2019’dan sonra ölen atların ruam hastalığından değil hareketsizlik ve bakımsızlıktan öldüğünü biliyoruz, çünkü tüm atlara ruam testi yapılmış ve “pozitif” çıkan atların hepsi zaten öldürülmüştü. Daha sonra yapılan ruam testlerinin temiz çıktığı söylendi.

İBB Meclisi, 16 Ocak 2020’de oy birliği ile aldığı kararla Adalar ilçesindeki atların tanesi 4000 liraya satın alınacağını açıkladı. Atların satın alma işlemleri Şubat ayı başında başladı ve Mart ayı başında tamamlandı. İBB, 1179 at satın aldığını bildirdi.[7]

Adalar’da İBB’ye satılmamış at sayısı 34’tür (bunların bir kısmı, insan aileleri tarafından Ada dışına çıkarıldı, artık başka yerde yaşıyorlar ama sağlıklılar).

[1179 + 34 = 1213]     Mart ayı sonunda Adalar’da yaşayan at sayısı olmalıdır.

[1595 – 1213 = 382 at]

382 at, üç ay içinde hayatını kaybetti. Atların sahipleri tarafından gezdirildiği Heybeliada ve Burgazada’da hiç at ölmedi.

2020’nin ilk üç ayı içinde Büyükada’daki ahırlarda hapsedilmişken ölen 382 atın ölüm nedeni, kötü şartlardır. Atlar hapsedildikleri için, doğalarına son derece aykırı şekilde hareketsiz bırakıldıkları, ilgi ve sevgi görmedikleri, yanlış yemlerle beslendikleri için öldüler. Faytonun durdurulmasıyla beraber, daha faytonların kaldırılması kararı bile açıklanmadan Büyükada’daki kimi fayton sahipleri, artık gelir getirmeyen atlara bakmayı bıraktı, seyislere yol verildi. İlçe Tarım Müdürlüğü ve İBB burada gereken müdahaleyi yapmadı. Atları satın alacağını açıklayarak sürece dahil olan İBB, Adada at uzmanı veteriner hekim görevlendirmedi. 19 Aralık 2019’da başlayan at katliamının birinci yılında, Adalar’da halen at veterineri ya da at sağlığına destek olacak uzman personel bulunmuyor.[8] İlk üç aylık dönemde yetkililerin öngörüsüzlüğü nedeniyle Büyükada atlarının iki defa yemi bitmiş, Ada sakinleri aralarında para toplayarak yüzlerce ata yem satın almışlardır. Fayton varken faytoncular üzerinde denetim görev ve yetkisi bulunan ve bunları yerine getirmeyerek hem kötü muameleye hem de ruam hastalığına fırsat veren, kaçak at getirilmesi konusunda denetim yapmayan, ayrıca raporu açıklanmayan ruam itlaflarında sorumlu konumdaki İlçe Tarım Müdürlüğü yetkilileri halen aynı görevdedir.[9] İBB de, kendisi tarafından 2006 yılında kurulan İspark Ahırı’nda o tarihten beri görevde olup ihmalleri önlememiş aynı kadrolarla çalışmaya devam etmektedir.

İBB Meclisi 12 Mart 2020’de, satın alınan atların ücretsiz olarak Ada dışına gönderilmesine karar verdi.[10] Bu şekilde 818 at ve 27 tay bedavaya dağıtıldı.[11] “Sahiplendirme” dedikleri at sürgününde aslında tek gerçek şart, atların Ada dışına yollanmasıydı. Atların nasıl “kaybedildiğini” daha önce açıklamıştık,[12] aşağıda yine bahsedeceğiz. Taylar doğar doğmaz kayıt altına alınmadığından (çip takılmadığından), satın alınan at sayıları tayları içermiyor. 2020 yılında 40’tan fazla tay doğduğunu biliyoruz.

[1179 – 818 =  361 at]

İBB 1179 at satın alıp bunların 818’ini Ada dışına gönderdiğine göre, elinde 361 at olmalıydı. Oysa yalnız 110 civarında at var ve bu 110 atın bir kısmı da bu yıl çip takılan, yani baştaki rakamlara dahil olmayan taylar. İBB yetkilileri ne yazık ki, mevcut at sayısını yüksek göstermek için “ölen atların yerine” genç tayları gösteriyor. Mevcut at sayısını yine de 110 kabul etsek bile,

361 – 110 = 261 at daha, Mart ayından bu yana, İBB sorumluluğu altında hayatını kaybetti.

“Ruam” gerekçesiyle atları ahıra kapatan 20 Aralık 2019 tarihli, üç ay süreli ilk “karantina” (daha doğrusu, karantina diye lanse edilen ama karantina kurallarına uyulmayan, resmi adıyla “faytona at koşma yasağı” süreci), 13 Mart 2020’de İlçe Umumi Hıfzısıhha Meclisi’nin aldığı kararla 19 Haziran 2020’ye kadar uzatıldı.[13] Oysa Adalar’da ruamlı atların hepsi öldürülmüş, Mart 2020’de yapılan ruam testlerinde hastalığa rastlanmamıştı. Yine 13 Mart 2020’de, bu kez İlçe Hayvan Sağlığı Zabıtası Komisyonu’nun aldığı kararlar, Adada atlarla yapılacak herhangi bir faaliyet için işletme kaydı açılmamasını da öngörüyor.[14] Ne gibi bir mantığı olabilir “Adalar’da atlarla hiçbir etkinlik yapılamasın” kararının? “Ruam hastalığı uzun süre toprakta kalır” şeklindeki gerekçelendirme girişiminin tamamen dayanaksız olduğunu, ruamın topraktan bulaşamayacağını işin uzmanı veterinerler net şekilde açıkladı.[15] Bu kararlar sadece atları insan hayatından koparmayı amaçlıyor. Oysa at, insanla yaşamış, insanın yanında evcilleşmiş ve onu arayan bir hayvan, hapsedildiğinde hareketsizlikten ölen bir hayvan. İlçe Hayvan Sağlığı Zabıtası Komisyonu acaba fayton varken ve fayton durdurulduktan sonra atların canını ve sağlığını korumak için ne yaptı?

19 Haziran’dan sonra da İBB’nin satın almış olduğu, Büyükada’da tutulan atlar ahır dışına çıkarılmadılar. Adalar Kaymakamı Mustafa Ayhan buna kendisinin engel olmadığını, atların sahibi olan İBB’nin isterse atları Adada dolaştırabileceğini söylüyor. İBB tarafından görevlendirilen seyisler başta, atların çoğu henüz Adada ve sağ iken, at sayısına göre yetersiz sayıdaydı. Ancak at sayısı azaldıktan sonra da İBB görevlileri atları ahırlarından açık havaya çıkarmadılar. (Atlar konusunda İBB ile İlçe Tarım Müdürlüğü ve Kaymakamlık sürekli olarak sorumluluğu birbirine atma yöntemini izlemekteler.)

Satın alınır alınmaz seçilerek diğerlerinden ayrılan gösterişli atlar İBB görevlileri tarafından ayrı bir yerde tutuldu ve onlara hep iyi bakıldı. “Atlar mutlu” videoları bu atlarla çekildi. Daha sonra “atlı zabıta” projesine katılanlar da bu atlardır ve sayıları oldukça azdır. Geri kalan atlar ne yazık ki aynı ilgiyi görmedi, gözlerden saklandılar.

Atlar için hayati değerde olan hareket kabiliyetini sağlayacak bir “padok” alanı Adalar’da mevcut değildi. Bu daha önce de sorundu, ama atların özellikle yaz sezonu dışında Adada serbest bırakılması, yazın ise faytondaki çalışma atların ihtiyacı olan hareketi sağlıyordu. “Karantina” ile birlikte atlar için padok alanı acil bir ihtiyaç haline geldi. Ve ne yazık ki bu alan ancak hapsedilmenin 115. gününde, 12 Nisan 2020’de İspark, 19 Nisan 2020’de Aya Nikola Ahırları için açılabildi. Açılan alanlar ufak, eğimli ve taşlıktı. Aya Nikola’daki padok çöplerin, molozların, hatta at mezarlarının üstü düzlenerek yapılmıştı. Güneşli havada sığınacak hiç gölgeliği olmayan bu alanlara aynı anda en fazla 50 at salınabiliyordu (bahar ve yaz aylarındaki at sayısıyla, her atın haftada ancak yarım gün “havalandırmaya” çıkması demek bu). İBB, Tarım Bakanlığı ve Kaymakamlığın kendilerine atları salacak arazi göstermediğini söylerken Kaymakam ve Vali bizlerle görüşmeyi reddetti. Durumu duyurmamıza ve gündeme getirmeye çalışmamıza rağmen, faytonun kaldırılması sürecinde atlarla çok ilgili görünen hayvansever kurum ve gruplar bu konuda hiçbir tepki göstermediler.

Atlar bu nedenlerle, türlerine uygun yaşam şartları sağlanamadığı için öldüler. Adalar Belediyesi’nin kepçeleriyle, Aya Nikola Ahırlarının arkasındaki orman arazisine gömüldüler. İBB İspark Ahırı’ndan çıkarılan ölü atlar kamyonla götürülürken görüntü alınmaması için üzerlerine gübre dökülerek taşındılar. At ölümlerini saklamak için gösterilen çabanın yarısı atları yaşatmak için gösterilseydi böyle olmayacaktı.

Adalar’da 105 at “ruam” iddiasıyla, şüpheli şekilde öldürüldü.

Ruam iddiasıyla öldürülen 105 at ve oluşturulan kötü şartların öldürdüğü en az 708 at, yani toplam 813 at, tamamen önlenebilir nedenlerden hayatını kaybetti.  

818 at ve 27 tay ücretsiz ve denetimsiz olarak ada dışına sürüldü, birçoğunun durumu meçhul.  

“Çok üzüldük, üzülüyoruz. Atları yaşamdan uzaklaştırarak onların hayat kalitesi yükselmez. Atlar koşunca mutlu ve sağlıklıdır. Hayvanseverlik, hayvanları hayatımızın içinde sağlıkla beraber yaşamayı gerektirir. Mesuliyetini almadığınız hayvanların hayatıyla oynadınız… Vebali var.”  Yaman Uykusuz, Ada sakini.

İBB İspark Ahırı’nda hayatta kalmaya çalışan bir tay. Annesi içeride bağlı. 2020.

2. Adalar’dan sürülen atlar

Aralık 2019’da, Valilik kararıyla yapılan ruam operasyonuyla birlikte ve özellikle 16 Ocak 2020’de İBB’nin Adalar’daki atları ve faytonları satın alacağını açıklamasının ardından at sahiplerine İstanbul Valiliği’nin “Adada at kalmayacak” kararı bildirildi.[16] İBB üst düzey yetkilileri de atları satın almakla beraber, İstanbul Valiliği ve Tarım Bakanlığı tarafından kendilerine Adalar’da atları barındıracak alan gösterilmediğini, Heybeliada ve Burgazada’dan satın alınan atları bu nedenle Büyükada’daki İBB İspark Ahırına götürmek zorunda olduklarını söylüyorlardı. (Bu dönemde diğer Adalardan alınan atları “sığdırmak” için Büyükada Aya Nikola bölgesinde ve 800 atlık kapasiteye sahip İBB İspark ahır alanı içinde naylon çadırlar kuruldu.)

İBB Meclisi 12 Mart 2020’de Ada atlarını ücretsiz olarak “sahiplendireceğini” açıkladı. Bunun üzerine gerek biz Adaların Atları Platformu, gerekse atların durumuna duyarlı hayvan hakları kanalları ile atçılar, Türkiye’de bu atlara “ihtiyaç duyacak” bir atçılık dünyası olmadığını,[17] atların bedavaya dağıtılmasının onların hayatını tehlikeye atmak demek olduğunu açıkladık. Bunu İBB yetkililerine de çeşitli yazışma ve telefon görüşmeleriyle ilettik (bu sırada koronavirüs Türkiye’ye gelmiş, yüz yüze görüşme imkânları daralmıştı). İBB’nin bu atlar için doğru yaşam şartları Adalar ilçesinde sağlayamamışken onları göndereceği yerlerde denetlemesinin imkânsız olduğunu anlatmaya çalıştık. Bunun yerine atların Adalılar ve İstanbullular tarafından Adada sahiplenilebilir, atlar insan hayatının içinde ve toplumun denetiminde kalabilirdi. Atların Adada yaşaması, sağ kalması Adalıların ortaklaştığı bir istek. Atların durumunu anlattığımız ve bu taleple yola çıktığımız imza kampanyasını 13 Mart 2020’de başlattık, 50 binden fazla imza topladık ve ilgililere ilettik.[18] Atların Adada kalacağı, Adada atlı hayatın sürdürülebileceği teklifleri ve atların korunması için “sahiplendirme” şartlarında neye dikkat edilmesi gerektiğini İBB yetkililerine ilettik, kamuoyu ile paylaştık.[19]

Mart ayı sonunda, Şanlıurfa’dan Adalar’a gelen bir kişi bedava verilen atların 500’üne birden talip oldu. Aynı dönemde Adana’dan iki kişi de 100’er at almak istediler. Bu kadar fazla sayıda ata ancak kasapların talip olabilirdi. Durumu haber alıp duyurmamız üzerine kamuoyu büyük tepki gösterdi.[20]  Böylece İBB atları bu şahıslara vermedi ve at sahiplendirmede kişilere değil kurumlara öncelik tanınacağını açıkladı.

Atları “sahiplendirme” adı altında bedavaya dağıtarak Adadan sürme kararı alındığında, edindiğimiz izlenime göre İBB bu atlara iyi şartlarda bakacak “alıcılar” olmadığının farkında değildi. At bakımı konusunda hiç tecrübesi olmayan ve konunun uzmanlarından danışmanlık almayan İBB, hiç gelir getirmeyen atların bakımının sürekli bir masraf olduğunu gördü. Atları satın alacaklarını ilan ederken bunları Tarım Bakanlığı’nın gösterdiği doğal yaşam alanlarına bırakacağını açıklayan İBB yetkililerine böyle bir yer hiçbir zaman tahsis edilmedi. Açık Radyo’da katıldığı “Dünya Mirası Adalar” programında “atlara sonuna kadar bakacak değiliz” diyen İBB Ulaşımdan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Orhan Demir (“Sahiplendirme Komisyonu”nun başkanıdır), atları alacak kişilerin titizlikle değerlendirildiğini anlatıyordu.[21] Bu dönemde Orhan Demir ve diğer belediye yetkilileri ile yapılan görüşmelerde bize atları alacak kişilerle bir protokol yapılacağı ve atların 5 yıl boyunca el değiştiremeyeceği, İBB ekipleri tarafından atların gönderildikleri yerlerde 6 ayda bir kontrol edileceği, at yerinde bulunamazsa 9000 TL para cezası kesileceği belirtildi. Düzenlenen protokolün kamuoyu ile paylaşılması yönündeki bütün çağrılara rağmen[22] bu protokol hiçbir zaman açıklanmadı.

Adaların Atları ekibi, Adadan gönderilen atların gittiği yerlerde il ve ilçe tarım müdürlükleri ve atları alan belediyelerle görüşerek atların takibini yapmaya çalıştı. Büyükada’dan atların nereye sevk edildiğini her gün izledik ve hangi tarihte kaç atın nereye gönderildiğini sitemizde sürekli güncel bilgi vererek kamuoyu ile paylaştık. Atları önemseyen herkesin süreci takip etmeye davet ettik.

Atların her birini 4000 liraya alan ve bedelsiz olarak Ada dışına çıkaran İBB, atları hangi şartlarla verdiğini, imzalanan protokolün ne olduğunu hiçbir zaman açıklamadı. Ama biz yaptığımız izleme çalışmasıyla, atları alan kurumlar üzerinden o protokole geç de olsa ulaştık. Protokolü bu raporda ilk kez paylaşıyoruz.

İBB’nin “sahiplendirme” adı altına Türkiye’nin 17 iline gönderdiği 818 at ve 27 tayı koruyacak hiçbir yaptırım içermeyen protokol.

Gördüğünüz gibi protokol, atların takip ve kontrol edilmesiyle ilgili hiçbir madde, gereğince bakılmamaları halinde hiçbir yaptırım içermiyor. Protokol atların hangi kuruma teslim edildiğini belirtmenin dışında, hayvan haklarıyla ilgili yetersiz yasa maddelerinin zaten öngördüğü şartlardan başka hiçbir koruyucu hüküm taşımıyor. Atlar bu yöntemle tamamen korunmasız bir şekilde, ehil olmayan kişilere gönderilmiş oldu. Atları korumak için en ufak çaba gösterilmemişken, kamuoyuna “atlar çok iyi yerlere gidiyor” tarzından haberler servis edildi.[23]

Bunun yanı sıra, atlar gönderildiği yerlerde izlenemez hale getirildi. Başka belediyeler olmak üzere, çok sayıda atı bedavaya alan kurumlar bunları kendi uygun gördükleri kişilere dağıttılar ve hangi atın kime gittiği kayda geçirilmedi. Atlar Adadan gönderilirken, kimliklerinin yazılı olduğu çipler okunarak çip numaraları İlçe Tarım Müdürlüğü sisteminden düşüldü. Ancak bu basit çip okuma cihazı her yerde kullanılmadığı ve atlarla birlikte gönderilmediği için, gittikleri yerlerin sistemlerine atlar kaydedilmemiş oldu. Böylece atların da, atlara doğru davranmayan kişi ve kurumların da bulunması imkânsız hale getirildi. İBB’yi üstündeki “at yükünden” kurtarmak ve/veya kendi çevrelerine çıkar sağlamak isteyen bazı belediyeler 50, 100, hatta 140 at alarak atların kaybedilme sürecine, atların peşkeş çekilmesine ortak oldular. Atlarla herhangi bir faaliyeti bulunmayan, atların barınacağı bir tesise sahip olmayan ve atlara dair bir çalışma başlatma planına da olmayan belediyelerin çok sayıda at almasının başka nasıl bir açıklaması olabilir? Buna nasıl izin verilebilir? Cambazların (at tüccarlarının) bedavaya elde ederek satışından büyük kazanç sağladığı atların bazılarını, Adadaki eski sahipleri satış ilanlarından tanıdılar. İBB’nin Adalar’daki temsilcisi gibi davranan, herhangi bir resmi sıfatı olmamakla beraber Adalar’daki atlarla ilgili kararlarda rol oynayan CHP Adalar İlçe Başkanı Ercan Akpolat,[24] 1 Ekim 2020’de 18 atı, Erzincan’a kendi köyüne gönderdi,[25] bazılarını da kendine ayırdı.

Türkiye’nin 17 iline dağıtılan atlar, tırlara yüklenerek gönderildi. Tırla taşıma atların nakliyesine uygun değildir. At, yaşadığı yeri tanıyan, tıpkı insan gibi çevresiyle bağ kuran bir hayvandır. Tırla sevkiyat sırasında ve sonrasında bazı atlar stresten öldü. Görünen bir hastalıkları, yaraları yoktu.

21 Eylül 2020 tarihli Kayıp Atlar Raporumuzda atların hangi yöntemlerle kasıtlı olarak kaybedildiğini daha ayrıntılı olarak açıklamıştık.[26] Atların gönderildiği yerlerdeki alıcılar ve yetkililerle yaptığımız telefon görüşmeleri sayesinde bazı yetkililer durumun ciddiyetini ve atlar için ne kadar tehlikeli olduğunu anlayarak atları alıcıların üstüne kaydettiler. Adaların atlarının, gönderildikleri bölgelerde yaşayan hayvan hakları savunucuları başta olmak üzere, dikkatle takip edilmesi onların korunmasına katkıda bulunacaktır.

  ÖNEMLİ HATIRLATMA: İBB yetkilileri Adalar’ın atlarını gönderdikleri yerde 6 ay sonra kontrol edeceklerini söylemişti. Gönderilen atların yerinde kontrolüne Aralık 2020 itibarıyla başlanması gerekir; ilk sevk tarihi 5 Haziran 2020 idi.

3. İnsan aileleri olan son atlar

“Bize “ölene kadar güzel bakacağız” demişlerdi. Hatta “faytonculuğu bırakıp atlarıyla yaşamak isteyenlere ahırlar ayıracağız” demişlerdi. Bunlar gerçekleşmedi. Sözler tutulmadı ne yazık ki. Atlar Anadolu’da birçok yere gönderildiler ve oralarda ne olduğu hiç takip edilmedi. Mesela Adana’ya giden atlar geri geldi. Onca yolculukta hayvanlar perişan oldular. Şu anda 126 at var. Şimdi tepemize biniyorlar. Çıkın buradan, gidin adadan diyorlar. Biz burada atlarımızla yaşıyoruz nereye gideceğiz?

Belediye ya da kaymakamlıktan bir destek görmüyoruz. Sormuyorlar bile ne yerler ne içerler. Ayrıca adanın içinde gezdirmek istiyoruz atları, ormanda falan yasak diyorlar izin vermiyorlar. Hapsoldu atlar yani. 

Devlet bu işi çözmeli. Faytonculuk kötüydü peki diyoruz ama şimdi hayvanlarımızı yaşatalım istiyoruz. Beraber yaşamak istiyoruz. Bu kadar. Çözüm bu. Bizi ve atlarımızı rahat bırakın istiyoruz.” – Büyükada’da atlarını İBB’ye satmayan bir atçı; Gazete Duvar’da yayınlanan söyleşi[27]

Heybeliada’da tek kişi tarafından bakılan, belediyeye satılmamış 5 at, Burgaz’da aynı şekilde 2 at var. Mart 2020’de Heybeliada ve Burgazada’nın hemen hemen bütün ahırları yıkıldı (bu birkaç atın yaşadığı yerler hariç). Ahır arazileri at sahiplerine ait olmadığı ve alanın resmi kiracısı İBB atlara layık yeni ahır yapmadığı için bu atlar da her an evsiz kalabilir. İBB kendi verdiği rakamla 1179 atı satın almışken ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu “Adada at kalacak” demişken[28], Adalıların ısrarlı talebine ve İBB’ye ahır çizimleri bile sunulmuş olmasına rağmen burada hâlâ ahır yapılmadı.

https://www.gazeteduvar.com.tr/adalarin-son-atlari-evsiz-kalacak-video-1505871

Adalar Kaymakamı Mustafa Ayhan, Heybeliada ve Burgazada’daki ahır alanlarının 1962 ve 1967’de İstanbul Belediyesi tarafından ahır alanı olarak Orman İdaresi’nden kiralandığını, bu nedenle bölgeye ancak İBB’nin ahır yapabileceğini söylüyor.[29] İBB Mart ayında ahırlar yıkıldığından beri burada atlar için hiçbir şey yapmadı. Orman içindeki bu fevkalade manzaralı, belki de birilerinin iştahını kabartan araziler, molozları dahi kaldırılmamış olarak, mezbelelik halde duruyor.

Halbuki belediye buraya ahır yaparsa, hem İBB tarafından yürütülen “Atlı Zabıta” çalışmasına katılmış atlar bu Adalarda da barınabilecek, hem atları Adada ve hayatta tutacak atla terapi gibi başka çalışmalar yapılabilecek, hem de atlarından ayrılmayan insanlar atlara kendi Adalarında bakmaya devam edebilecekler. Fayton kaldırılırken belediye ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün insanlara “faytonculuk yapamazsınız ama atlara Adada bakabilirsiniz” dediğini unutmayalım.

Atla terapi, atın aslında sadece “var olarak” iyi geldiği, travma geçirmiş insanlara, engellilere destek olarak kullanılan bir yöntem. Atla temas, her çocuğun pedagojik gelişimini destekliyor. İstanbul’da engellilere yönelik atla terapi faaliyetleri bir dönem Sarıyer Belediyesi’nce yapılmış, Adalar’daki engellilerden de onca yol kat ederek Sarıyer’e gidenler olmuştu. Bu tür bir çalışma yapılması hem atlara, hem Adaya ve Ada sakinlerine, hem de civardaki tüm engellilere ve çocuklara önemli bir hizmet olacaktır.

Büyükada’da da İBB’ye satılmamış atlar var. Şimdiye kadar özel arazide barındırılan ve hiçbir zaman faytona koşulmamış, çok sağlıklı iki at, Eylül 2020’de Kaymakam Mustafa Ayhan’ın talimatıyla İspark Ahırı’na alındı. İspark’ın beton zemini ve uygunsuz şartlarında atların bir haftada ayakları şişti (at sağlığı açısından tehlikeli bir durumdur). Bunun üzerine atların sahibine atları çıkarıp dolaştırma izni verildi.

Fayton durdurulmadan önce de İspark Ahırı’nda barınan sahipli birkaç at daha var. Bunlar tam 1 yıldır o ahırdan hiç çıkamadılar. Sahipleri her gün gidip ahır alanı içinde onları dolaştırarak hareket ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyor. İspark Ahırı’ndaki bütün atlar 1 yıldır hapis cezası çekiyor, suçlu gibi…

“Geleneksel olarak insanların çevresinde yaşayan bütün hayvanlar uyumlu biçimde türüne özgü yaşam koşulları ve özgürlük içinde yaşama ve üreme hakkına sahiptir.”  – Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi, Madde 5.

4. Kamuoyu nasıl yanıltıldı?

Hayvanseverlik fayton kalksın sonra ne olursa olsun deyip sırtını çevirmek değildir bence. Kurtarmak böyle olmaz, savunmak böyle olmaz, bu kolaya kaçmaktır.”  Aslı Demir, atçı.

Fayton karşıtı kampanyalar, faytondan sonra atlara ne olacağını sormadı, atlara kötü muamele edenlere ceza kesilmesini talep etmedi. Atlarla ilgili denetim görevlerini yerine getirmeyenler hesap vermedi. Hayvanseverlerin tepkisi özellikle yanlış yönlendirildi. Fayton kaldırılınca atların iyi olacağı kanaati oluşturuldu, böylece insanların atların akıbetini takip etmemesi sağlandı.

Atlar İBB’nin hazırlattığı videolarda gösterildiği gibi özgür ve mutlu olmadı.  İddia edildiği gibi “kurtulmuş” da değiller. Zaten baştan beri amaç atların iyiliği değil, Adalar’ın atsızlaştırılmasıydı. Adalar için tasarlanan yeni işlevler ve yeni yaşam biçimi doğrultusunda Adalar’ın atlardan “arındırılması” gerekiyordu, “atların iyiliği” bu maksatla çok elverişli bir gerekçe olarak kullanıldı. Bütün bu süre boyunca esas olarak atlardan değil, faytonlardan bahsedildi. Fayton sonrasında atlara ne olacağı, insanların atlarla, atların insanlarla ilişkisi tartışılmadı. Atları sadece faytonla ilişkilendirerek bakmak, atın görülmesini engelledi.

Baştan söyleyelim, Adaların Atları Platformu olarak konumuz atlardır. Bizim önceliğimiz atların yaşam hakkı. Bu yüzden, faytonun olup olmaması, alternatifi; ulaşım sorununun çözümü burada konumuz değil.

Baştan beri sorduğumuz soru aynı: “Peki atlara ne olacak?” Çünkü kırılgan, korunması gereken ve korunamazsa ölen canlılardan, atlardan söz ediyoruz. Ne yazık ki bir yıl içinde Adada yüzlerce atın ölüme gidişine şahit olduk.

Ve baştan beri talebimiz aynı: “Adalar’ın atları Adalar’da kalsın”. Çünkü atlar bizim dostumuz, biz atların dostuyuz. Bu ilişkiyi koparmaya, bitirmeye kimsenin hakkı olmadığını düşünüyoruz.  İBB İspark Ahırında hapsedilen atlar hapishanedeki insanlardan farklı değil. Atlara ne olacağını düşünmeden, tartışmadan, planlamadan alınan karar maalesef atların felaketi oldu.

At, bağ kurduğu insanla her şeyi yapmaktan keyif alır. Yeter ki onun temel yaşam ihtiyaçlarını göz ardı etmeyelim. Rahat hareket edebileceği alan, bir sürü ile yaşamak, sosyal olmak ve çalışmak. İnsana ne kadar da benziyor.” – Yosun Karaca, atçı[30]

18 Mart 2020, Burgazada Ahırları dış duvarı. Fotoğraf: Ayşe Erzan.

Adalar’ın atlarının hepsinin birer adı vardı, çoğunun insan aileleri de vardı. Adada sevdikleri yollar, bildikleri kokular, tadını sevdikleri ve sevmedikleri otlar vardı. Her atın huyu suyu da farklıdır, bizim gibi. Yüzlercesi, satın alanlar onlara değer vermediği için, ilgisizlik içinde öldü. “Adaların kısa ömürlü sakinleri” gibi isimler taşıyan videolarla atlar bir sezonda ölüyormuş gibi propaganda yapılırken, 27 yıldır Burgazada’da yaşayan, 12 yıldır emekli olan 33 yaşındaki “Babaanne” Nazlı at, İBB’ye satılıp İspark Ahırı’na taşındığının üçüncü günü öldü.[31]

Yüzlerce at sadece hareketsizlikten değil, terk edilmekten, stresten, mutsuzluktan, sevgisizlikten, insansızlıktan öldü. Biz onların onca gün kapalı kaldıktan sonra salındıkları padokta kıpırtısız, mutsuz, öylece durduklarını gördük. Atlar duyarlı hayvanlar. Başlarına geleni anlıyorlar, sebebini bilmeseler de.

Daracık havalandırma alanında ayağı şişmiş, iltihaplanmış, acıdan kıpırdayamaz haldeki atları gördük. Kötü bakıma bağlı bu hastalıklar tedavi edilmezse ölümcül. Gidip durumu bildirdiğimiz İBB yetkilileri “gereken atlara gereken uygulamalar yapılıyor” dediler. Atların Aya Nikola’daki çadır-ahırların yanı başına kepçeyle gömülüşünü, oralara kamyonla taşınırken görüntü alınmasın diye üstüne gübre atılmış ölü atların ayaklarını gördük.

Bunların hiçbiri olmayabilirdi. Önceki ve şimdiki İBB yönetimleri ile Adalar İlçe Tarım Müdürlüğü atların çalışma, barınma, yaşama şartlarını denetleme yetkisine sahip. Bu onların görevi, sorumluluğu. Fazlasını değil, sadece görevlerini gereği gibi yapsalar, sorumluluklarını yerine getirseler, ruam hastalığını engelleyebilirler, atlara kötü muamele yapılmasına, kaçak atların Adaya getirilmesine göz yummazlar, ata kötü davrananlara ceza kesebilir, o atları onlardan alabilirlerdi. Bunlar yapılmadı hatta kötü şartların zemini oluşturuldu, kötü muamele adeta teşvik edildi.

Burada aslında fırsatları değerlendirmiş, fırsat yaratmış ve iyi gizlenmiş bir kentsel dönüşüm operasyonu var. Faytonda sorun olmasaydı, fayton kaldırılmak istendiğinde daha çok insan “Peki atlara ne olacak?” diyecekti. Onun yerine “atlar kurtuldu” denmesi için atlar “resmen” sahibinin insanlığına emanet edildi. Atların gerçek durumunu en çok önemseyeceği düşünülen hayvan hakları savunucularının faytonla ilgili soruna odaklanması sağlanarak, faytonun kaldırılması atların kurtuluşu olarak kodlandı.[32] Faytonun kaldırılmasını kendi içinde yeterli bir kazanım olarak gösteren medya ve meseleyi bu şekilde algılayan kamuoyu, atların aslında “kurtulmadığını” kesinlikle görmek istemedi. Kamplaşmanın getirildiği noktaya bir örnek olarak, muhalif gazeteci kimliği ile tanınan Ümit Kıvanç İBB’nin Adaya getirdiği otobüs/minibüsleri beğenmediğini söylemesi üzerine başına gelenleri şöyle anlatıyor:

“Ön saflarda saldıran, taarruz silahlarıyla donanmış piyadeler ısrarla, “Atlara işkence edilmesini mi istiyorsun!” diye haykırıyorlardı. (…) “Koşun, burada birisi minibüslere çirkin dedi, demek atları geri getirsinler istiyor, vurun!” filan diye çağrılar mı yapılıyordu, neydi… Bir yazarın minibüsleri beğenmemesi en fazla ne önemde bir olay sayılabilirdi? Ama hayır! Mazallah, bu adamın açtığı minibüsü beğenmeme yolundan faytonlar geri getirilebilir, atlara zulüm yeniden başlayabilirdi. (…) Atlar geri mi gelsin? Bazıları yere düşmüş can çekişen veya ölmüş at fotoğrafı da iliştiriyorlardı, kalpsiz, zalim gazetecinin ağzının payını verdikleri mesajlarına. “Bu mu istediğin, ha, bu mu!” (…) Belli ki, bitkisi, sahili, sokağı, ölçüleri, oranları, “havası” ile Adalar diye bir ortam bütünlüğü bu gruptakiler için de mevzu değildi. Amaç hâsıl olmuştu, tamamdı. Minibüsün çirkinliğini de görmeyiverecektik. Görmeyivermemiz gerekenler âleminde yaşamıyor muyduk nasıl olsa?”Ümit Kıvanç, “Hayvan Sevgisi İnsan Nefreti,” P24, 22 Haziran 2020.[33]

Oluşturulan bu körlükte nefret söylemi kurma ve körükleme yöntemi de etkili oldu. Tamamı Büyükada’da çekilmiş fotoğraflarda, faytonda çalışırken devrilmiş atlar görülüyor. Faytonların plakası belliyken, atları bu duruma sokan faytoncudan ve gereken denetimi yapmayan İlçe Tarım Müdürlüğü ile İBB yetkililerinden hesap sormaya kalkışılmaksızın, sadece faytonun kaldırılması talebi öne çıkarılıyor ve tüm faytoncuların atlarıyla ilişkileri böyleymiş gibi bir izlenim veriliyor. Kamuoyu, her faytonun aslında dört ila altı atı olup çoğu faytoncunun atların yorulmaması için onları gün içinde değiştirdiğinden, faytonculukla geçinenlerin birçoğunun atları ile yıllar süren aile bağları olduğundan, atların insanlarını tanıyıp özlediğinden haberdar değil.[34] Faytonu kaldırma hedefine kilitlenirken hem atlar korunmasız bırakılıyor, hem de sorumlular aradan sıyrılıyor.

19 Aralık’ta 81 atın ruam iddiasıyla öldürülmesinin hemen ardından İBB önünde “faytonun kaldırılması” için bir araya gelen “Yaşam Nöbeti” grubunun talepleri arasında, elektrikli fayton getirilmesi yer alıyordu ama atları koruyacak somut bir tedbir talebi yoktu. İzmir’deki faytonların kaldırılması sürecinde de aynı şey yaşandı. İzmir’de belediyece satın alınan atlar sonunda serum üretiminde kullanılmak üzere Ankara’ya gönderildi ve Adalar’daki ruam operasyonu başladığında fayton karşıtı kampanyanın liderleri bu sırada İzmir’deki atların başına gelenden haberdardı:

Adada atların varlığına karşı yapılan operasyonu mümkün kılan söylemlerden biri de “atlar kullanılmasın” isteği oldu. Bunu savunanlar, hayvanın yaşam hakkına değil sadece bir işlevi olmamasına odaklandılar. Atların denetimsizce yurdun dört bir yanına gönderilmesindeki tehlikeyi görmeyip, gidecekleri yerde çalıştırılma ihtimaliyle ilgilendiler. Hayvan hakları konusunda herkesin farklı bakış açıları olabilir ama atları önemseyen bir tutum değildi bu. Bu duruşu savunan gruplara ve önde gelen kişilere, kendi yaklaşımları ne olursa olsun atları korumak adına harekete geçmeleri için mevcut durumu anlattık, fakat ne yazık ki karşılık bulamadık. Sosyal medyadaki paylaşımlarımıza, “bundan sonra on binlerce at fayton çekmeyecek, bunun yanında birkaç yüz atın ölümünü nasıl mesele edersiniz, siz ne yaptığınızın farkında mısınız?” şeklinde yorum yazanlar oldu. “Fayton çekerek sürüneceğine ölsün daha iyi” cümlesini birden çok kişiden işittik. Hiç kimsenin bir başka canlı için böyle konuşmaya hakkı yok.

Önemle vurgulamak gerekir ki, “faytonun kaldırılması”, hayvanseverlerin tepkisi sayesinde ya da onların talebiyle olmadı. Bu, merkezi hükümetin isteği ve önceki dönem AKP’li İBB yönetimlerinin kasıtlı ihmalleriyle yıllar önce başlamış bir işti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 17 Haziran 2018’de Yenikapı’da yaptığı mitingde “Adalar’daki faytonlarda kullanılan atlarla ilgili vicdanları yaralayan görüntülere şahit oluyoruz,” diyordu; “bu konuda gerekli kararı aldım. Adalar’daki atları fayton boyunduruğundan kurtarıp özgürlüklerine kavuşturmak için bir çalışma yapıyoruz.”[35] Adalar’ı dönüştürme amacına hayvan hakları savunucularının engel olmayıp bilakis buna hizmet etmeleri için “vicdanları yaralayan görüntüler” özellikle mümkün kılındı, hayvan sevgisine dayalı fayton karşıtı kampanya yalnızca atların başına gelenlerin görünmez kılınmasını sağladı.

“Sevgili vekilim Ekrem İmamoğlu, Sevgili valim Ali Yerlikaya,

Adalar’daki atlara zulmeden faytoncu (tamamının zulmettiğini söylemek HAKka saygısızlık olur) sorununu çözmek için izlediğiniz yol ve aldığınız kararlar sonucunda atlar, “valiliğin keyfi karantinasında” açlık, susuzluk, pislik, hareketsizlik ve at veteriner hekimsizlikten öldü. Kamunun kaynağı da yanlış kullanıldı. Ne ruam yönetmeliğine uyuldu, ne sit alanı olan Adalar’ın ulaşım yönetmeliğine uyuldu, ne de halkın sesi duyuldu. Bu halk kandırıldı. Adalardaki atlar fayton eziyetinden kurtarılacak ve özgür olacaklardı. Kimse atlar öldürülecek demedi. Tüm tarafları mağdur edildi. En çok da Adalı atlar, doğmamış ve doğmuş tayları… Bu millet atlara yapılanları hep hatırlayacak.”Birgül Taşdemir, gazeteci

“Bir yıl geriye gidip okumalar yapınca işin ne kadar iyi tezgahlandığını, planlandığını görüyorum. Atlar için açılan çukurlardan nasıl olduysa haber alıp çekim yapmak, daha ruam itlaflarının ikinci gününde elektrikli araç alternatifinin bulunuvermesi, İBB önüne kurulan çadırlar… 19-21 Aralık arasında yapılanlar çok iyi organize edilmiş. Ben de kendi adıma çöplükte eşelenip durdum. Bu kadar vicdansızdan sabırla bir adım bekledim. Tüm güç sahipleri gibi diledikleri oyunu oynadılar. Bir yıl önce kurgulanmış oyunun son sahnesi değişse, giden onca ata nasıl hesap vereceğim? İçim ağlıyor.”Adaların Atları ekibinden gönüllü, iç yazışma.

5. Atlar için şimdi ne yapılabilir?

            Önlenebilir nedenlerle hayatını kaybeden Nazlı, Zeynep ve Şahin gibi onlarca, yüzlerce at, geri gelmeyecek. Bu saatten sonra atılacak adımlar, bu atların harcanmasını affettirmeyecek. Ama sağ kalan atları için acilen yapılması gereken şeyler var hâlâ:

1.     Ada dışına gönderilen atların durumu acilen izlenmeye alınmalı. Gerekirse müdahale edilerek atlar ya Adalar’a geri getirilmeli ya da iyi bakılacakları yerlere teslim edilmeli.

2.     İBB’nin Adalar’daki atlarla ilgili çalışmalarının başında atçılığı bilen, atları seven kişiler olmalı. Adalar’da mutlaka at uzmanı bir veteriner hekim her gün bulunmalı.

3.     İSPARK ahırlarında tutulmakta olan atlar düzenli olarak açık havaya çıkarılmalı ve padok alanı genişletilmeli.

4.     Tayların bakımları çok masraflı olduğundan, gönderildikleri yerlerde kesilme ihtimali en yüksek olan grup bunlar. Şu anda Adalar’da İBB’nin elinde bulunan taylar kesinlikle elden çıkarılmamalı, gönderilmiş olan 27 tay derhal yerinde denetlenmeli, mümkünse geri getirilmeli.

5.     İBB İSPARK ahırlarındaki tüm atların ve tayların ziyaretçileriyle  buluşmasına izin verilmeli.

6.     Atçıların önerdiği, atların sağlığını gözetecek ve insanlarla beraber yapılabilecek çalışmalara destek verilmeli.

7.     Heybeliada ve Burgazada’daki atlar için uygun ahırlar yapılmalı.

8.     Atların ölümüne ve kötü şartlarda yaşamasına yol açan ve göz yuman tüm sorumlular hakkında kovuşturma açılmalı.

Notlar


[1] At sayısı kesin olarak bilinmiyor. Daha önce bu sayıları bilinirdi, atlar da Tarım Müdürlüğü denetiminde, karantinadan geçerek kontrollü olarak adaya gelirdi. Fakat 2017 Temmuz’unda ruam hastalığı nedeniyle İstanbul İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından adaya at getirilmesinin yasaklanmasıyla beraber, atlar adaya kaçak olarak getirilmeye başlandı. Ada gibi sınırları belli bir yerde, tüm faytonlar tek duraktan kalkarken, kaçak getirilen atlar kolaylıkla saptanabilir ve at sayısı da bilinebilirdi, ama bu yapılmamaktaydı. Aralık 2019’da atların “ruam” gerekçesiyle öldürülmesinin ardından, fayton karşıtı gruplar adada 1800 at olduğunu belirttiler (Evrensel, 19 Aralık 2019, https://www.evrensel.net/haber/393500/hayvan-hakki-savunuculari-fayton-yasaklansin-sorumlular-icin-sorusturma-baslatilsin). Kaymakamlık tarafından açıklanan resmi rakam (kayıtlı atların sayısı) 1380’dir (TRT Haber, 24 Aralık 2019, https://www.trthaber.com/haber/turkiye/adalarda-105-at-itlaf-edildi-at-sahipleri-hakkinda-suc-duyurusunda-bulunuldu-449056.html). Bu sayı kaçak olarak getirilen atları kapsamıyor. Gerçek sayının 1700’ün üstünde olduğu kesindir, o dönemde faytoncuların belirttiği rakam 1760 civarıdır. Adaların Atları sayfalarında, kesin bilinmeyen sayılar konusunda baştan beri temkinli bir tutum içindeyiz. İhtiyatlı olmak adına 1700 rakamını temel alarak “en az 1700 at vardı” diyoruz. Türkiye’nin en büyük kentinin bir ilçesinde yaşayan at sayısının “bilinmemesi” başı başına skandaldır.

[2] Önce sadece sayılar üzerinden giderek, 1 yılda kaç atın sağ kalabildiğini anlamaya çalışacağız. Adalar’daki hayvanların sağlığından sorumlu devlet kurumu İlçe Tarım Müdürlüğü ve yüzlerce atı satın almış olan İBB yaşayan ve ölen at sayısı, atların ölüm nedenleri konusunda asla açıklama yapmıyor. Durumu bizden başka takip eden bağımsız oluşum veya STK da olmadığı için ne yazık ki önce rakamlara bakmak durumundayız.

[3] Adalar Belediyesi’nde yapılan toplantı kaydından, “Seksen ikinci atın kurtuluşu,” 13 Ocak 2020, Adaların Atları. https://adalarinatlari.org/2020/01/23/seksen-ikinci-atin-kurtulusu/

[4] “Gerçeğini konuşacağız her şeyin,” Siren İdemen’in faytoncu Mehmet Kurnaz ile röportajı, 2 Şubat 2020. https://birartibir.org/aidiyetler/586-gercegini-konusacagiz-her-seyin

[5] “Adalar’da karantinaya alınan atlar için bir yardım çığlığı”, t24, 24 Aralık 2019.

https://t24.com.tr/haber/adalar-da-karantinaya-alinan-atlar-icin-bir-yardim-cigligi-ayak-bilekleri-sismeye-basladi-birkac-gune-fonksiyonlarini-kaybedecekler, 853377?fbclid=IwAR32VfBLzM43aQVLDtCoqoVZNBJTJENTIprhmsJgRlMuWrwfAVV8bwyo1ws

[6] “Karantina sağlıklı atlar öldürmesin,” imza kampanyası. https://www.change.org/p/istanbul-valili%C4%9Fi-karantina-sa%C4%9Fl%C4%B1kl%C4%B1-atlar%C4%B1-%C3%B6ld%C3%BCrmesin-tc-istanbul

[7] Bilgi edinme hakkı kanunun kapsamında sorduğumuz sorulara aldığımız ilk cevaplarda (1 Nisan 2020) 1167 olan sayı daha sonra 1179 olarak güncellendi. Bakınız: İBB’den Tonguç Çoban’ın açıklaması, “İstanbul’un atlı zabıtaları”, Milliyet, 2 Eylül 2020. https://www.milliyet.com.tr/gundem/istanbulun-atli-zabitalari-6295579

[8] İBB’nin başka ilçelerde bulunan barınaklarında görevli olup Büyükada’da çalışmayan başlayan iki veterinerin de atlarla tecrübesi yoktur. Bu konudaki taleplerimizin karşılık bulmaması üzerine İ.Ü. Cerrahpaşa Veterinerlik Yüksekokulu Atçılık ve At Antrenörlüğü Bölümü ile protokol yapılarak at sağlığı konusunda kurumdan destek alınmasını önerdik. Ne yazık ki bu konuda da hiçbir ilerleme sağlanamadı.

[9] Adalar İlçe Tarım Müdürü Feramis Çiftçi, Adalar İlçesinde bu müdürlük kurulduğundan beri bu görevdedir. Müdürlük Adalar’da bulunan at sayısını, her sene ölen at sayısını ve ölüm nedenlerini açıklamayarak spekülasyonlara çanak tutmuş, ayrıca ada gibi bir yerde tespiti çok kolay olan “kaçak at getirme” işini engellememiş, at sahipleri ruam hastalığını bildirdiğinde gereken işlemleri de yapmamıştır. (“Gerçeğini konuşacağız her şeyin,” 2 Şubat 2020. https://birartibir.org/aidiyetler/586-gercegini-konusacagiz-her-seyin)

[10] “Adalar’daki atlar sahiplendirilecek,” TRT Haber, 12 Mart 2020.

https://www.trthaber.com/haber/turkiye/adalardaki-atlar-sahiplendirilecek-466697.html

[11] “Adaların atları nerelere gönderiliyor?” Adaların Atları, 21 Haziran – 6 Ekim 2020.

https://adalarinatlari.org/2020/06/21/adalardan-kac-at-sahiplenildi-simdi-kac-at-var/

[12] “Adaların Atları Kaybediliyor” Adaların Atları, 9 Eylül 2020. https://adalarinatlari.org/2020/09/21/adalarin-atlari-kaybediliyor/

[13] Adalar Umumi Hıfzısıhha Meclisi’nce alınan ve İstanbul Valiliği’nce onaylanan, 13 Mart 2020 tarihli karar, Adalar Kaymakamı Mustafa Ayhan’ın yanı sıra Adalar Belediye Başkan Vekili Engin Çelik’in, Adalar Belediyesi Veterineri Mustafa Ün’ün, İlçe Tarım ve Orman Müdürü Feramis Çiftçi ile görevli veteriner Gizem Kara’nın imzasını taşıyor.

http://www.adalar.gov.tr/13032020-tarihli-umumi-hifzissiha-meclisi-karari

[14] Bu karar da yine Adalar Kaymakamı Mustafa Ayhan’ın, Adalar Belediye Başkan Vekili Engin Çelik’in, İlçe Tarım ve Orman Müdürü Feramis Çiftçi ile görevli veteriner Gizem Kara’nın ve bu kez onlara ek olarak Büyükada Faytoncular Odası Başkanı Hıdır Ünal’ın imzasını taşıyor.

http://www.adalar.gov.tr/13032020-tarihli-hayvan-sagligi-zabitasi-komisyonu-karari

[15] “Prof. Dr. Tahsin Yeşildere: Ruam toprakta yaşadığı için değil, merkezi ve yerel yönetimler yüzünden var,” Ajanimo Hayvan Haber Sitesi, 27 Mayıs 2020. https://ajanimo.com/prof-dr-tahsin-yesildere-ruam-toprakta-yasadigi-icin-degil-merkezi-ve-yerel-yonetimler-yuzunden-var/

“Doç. Dr. Funda Yıldırım: Ruam bakterisinin uzun süre toprakta kalabilmesi söz konusu değildir,” Ajanimo Hayvan Haber Sitesi, 27 Mayıs 2020. https://ajanimo.com/doc-dr-funda-yildirim-ruam-bakterisinin-uzun-sure-toprakta-kalabilmesi-soz-konusu-degildir/

[16] Vali Ali Yerlikaya’nın bu isteği, yapılan çeşitli görüşmelerde İlçe Tarım Müdürü Feramis Çiftçi ve Adalar Kaymakamı Mustafa Ayhan tarafından da dile getirildi. 25 Mart 2020’de Burgazada’daki ahırların yıkımı sırasında Adalar Belediyesi İmar Müdürü, yıkımı Valilik kararıyla gerçekleştirdiklerini ve Valilik’te kendisinin de katıldığı bir toplantıda Vali’nin “Adada at kalmayacak” dediğini ifade etti. Bu konuşma Adaların Atları Facebook sayfasından canlı olarak yayınlandı.

[17] “İBB’nin “bedavaya sahiplendirme” kararına atçılardan cevap: Atçının da çiftçinin de ata ihtiyacı yok, Ajanimo Hayvan Haber Sitesi, 14 Mayıs 2020. https://ajanimo.com/ibbnin-atlari-bedava-sahiplendirme-kararina-atcilardan-cevap-geldi/

[18] “Adaların Atları Adalar’da Yaşasın” imza kampanyası, başlangıç tarihindeki metin: https://adalarinatlari.org/2020/03/15/imza-kampanyasi-adalarin-atlari-adalarda-yasasin/

Kampanya güncel bağlantısı: https://www.change.org/Atlar-Adada-Yasasin (12 Aralık 2020 itibarıyla 52 bin 116 imza)

[19] “İBB’ye önerimiz: Atları sahiplendirme şartları nasıl olmalı,” Adaların Atları, 15 Mayıs 2020. https://adalarinatlari.org/2020/05/15/ibbye-onerimiz-atlari-sahiplendirme-sartlari-nasil-olmali/

[20] “Çok acil! 700 atımız kasaplara mı gidiyor?” Adaların Atları, 29 Mart 2020.

https://adalarinatlari.org/2020/03/29/cok-acil-700-atimiz-kasaplara-mi-gidiyor/

Konuyu duyuran Facebook gönderisi: https://www.facebook.com/adalarinatlari/posts/132783621621256 (70 bin kişi, 526 paylaşım).

[21] Yayının çözümlemesi için: https://adalarinatlari.org/2020/05/28/ibb-atlara-sonuna-kadar-bakacak-degiliz/

Radyo programının ses kaydı için: https://acikradyo.com.tr/podcast/224223 , 26 Mayıs 2020. Orhan Demir’in programdaki açıklamaları, niyetleri belli eder cinsten. Demir, 28 Ağustos 2019’da yapılan Adalar Ulaşım Çalıştayı’ndan “herkesi memnun edecek bir çözüm” olarak faytonların tamamen kaldırılıp elektrikli araç kullanılması kararı çıktığını iddia ediyor (oysa Çalıştay’da sistemin ıslah edilmesi kararı çıkmış, ama bu konuda adım atılmamıştı). Faytonu kaldırma kararının 19 Aralık 2019’daki ruam itlaflarından önce alınmış olması, bu kararın ruam hastalığıyla ve İBB önünde yapılan eylemlerle ilgili olmadığını, çoktan planlanmış olduğunu gösteriyor.

[22] Örneğin, https://adalarinatlari.org/2020/03/31/ibb-atlari-sahiplendirme-sartlarini-aciklamali/.

[23] Örneğin, “İBB, Adalar’daki atları sahiplendirmeye devam ediyor,” İBB TV, 11 Haziran 2020. https://youtu.be/hmk-46xQaRU

[24] Ercan Akpolat 2009’da Adalar Belediye Başkan Yardımcılığı görevine getirilmişti. Bu dönemde atların faytondaki şartlarını düzeltme yönünde herhangi bir çalışması olmamıştır.

[25] “Adaların atları nerelere gönderiliyor?” Adaların Atları, 21 Haziran – 6 Ekim 2020. https://adalarinatlari.org/2020/06/21/adalardan-kac-at-sahiplenildi-simdi-kac-at-var/

[26] “Adaların atları kaybediliyor,” Adaların Atları, 21 Eylül 2020. https://adalarinatlari.org/2020/09/21/adalarin-atlari-kaybediliyor/

[27] “Adaların Atlarına Özgürlük,” Zafer Kıraç’ın yazısı, Gazete Duvar, 10 Kasım 2020. https://www.gazeteduvar.com.tr/adalarin-atlarina-ozgurluk-haber-1503914

[28] “İmamoğlu: Atlar Adalar’ın yaşamında yer almaya devam edecek,” Adalı Dergisi, 20 Haziran 2020. https://adalidergisi.com/cms/adalar-uzerine/adalardan-haberler/makale/3037/imamoglu-atlar-adalarin-yasaminda-yer-almaya-devam-edecek

[29] “Adalar Kaymakamı: İBB ahır yaparsa atlar adada yaşar,” Adaların Atları, 27 Ekim 2020. https://adalarinatlari.org/2020/10/27/adalar-kaymakami-ibb-ahir-yaparsa-atlar-adada-yasar/

[30] “Alkolüm, sigaram yok, atım var,” Gözde Akgüngör Pamuk’un röportajı, Cumhuriyet, 30 Ağustos 2020.

https://adalarinatlari.org/2020/11/17/yosun-karaca-turune-uygun-yasam-hakki/

[31] “Nazlı At gitti adı kalsın”, 19 Mart 2020, Adaların Atları. https://adalarinatlari.org/2020/03/19/nazli-at-gitti-adi-kalsin/ (Nazlı adı, Adalar’da atlara çok verilen bir addır. Ruam itlafından kaçıp kurtulan ve ruam olmadığı anlaşılan Nazlı at, bu Nazlı değil.)

[32] Buna karşılık “faytonu Adalar’ın sigortası olarak görme” yaklaşımı da, atları ve Adalar’ı koruyan bir yaklaşım değildi. Eğer, özellikle Adalılar, fayton ortada olmasa bile yaygın motorize hayata geçişe karşı kuvvetli bir duruş sergileseydi, kentsel dönüşüm adayı atsızlaştırmayı hedef almayabilirdi. Adalar’daki hayatı bir bütün olarak koruyan yasalar savunulmadı, hukuk çiğnendi. Adaların Atları Platformu olarak, atları “adanın sigortası” olsunlar diye değil, otobüs/minibüs olmasın diye değil, herhangi bir simge olarak değil, sadece varlıkları için korumak istiyoruz. Onları seviyoruz ve insanla yaşayarak evrimleşmiş bu türe karşı borcumuz, sorumluluğumuz olduğunu düşünüyoruz. Hepsi bu. (Mevcut bireysel motorlu araçların yanı sıra belediyenin motorlu araçlarının da devreye girdiği 2020’de Adalar’da konut satış fiyatları yüzde 35, kiralar yüzde 60 arttı, ilçe İstanbul’da emlak fiyatlarının en hızlı yükseldiği yerlerden biri oldu. Bu durum Adayı atsızlaştırma operasyonunun neden istendiğine dair fikir verebilir. Emlak Kulisi, 13 Aralık 2020: https://emlakkulisi.com/adalarda-ev-kiralari-yuzde-60-artti/657447 )

[33] http://platform24.org/p24blog/yazi/4417/hayvan-sevgisi–insan-nefreti

[34] Oysa bu kör edici nefret söylemi bu kadar egemen olmadan önce, örneğin Haçiko Derneği Başkanı gazeteci Ömür Gedik, gerçekçi bir bakış açısıyla şöyle diyordu: “Kuşadası Belediyesi faytonları yasakladı, peki ya o atlara ve fayton sahiplerine ne oldu? Sadece hayvanları düşündüğümüzü sananlar yanılıyor. (…) Günel’e kızağa çıkan atların kesilmemesi için takiplerini yapıp yapmadıklarını sordum. Ama aynı zamanda faytoncuların mağdur edilip edilmediğini de sordum…”  (Ömür Gedik, “Kuşadası’ndaki faytonlara ne oldu?”, Hürriyet, 23 Mayıs 2019. https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/omur-gedik/kusadasindaki-faytonlara-ne-oldu-41222276)

[35] https://www.youtube.com/watch?v=rU0sBTBZfVM