Adaların atlarına at uzmanı veteriner hekim lazım!

Adaların Atları için acil at uzmanı veteriner hekim lazım!

Hani Adalar’daki atlar özgür oldular deniyor ya, hani iyi bakılıyor deniyor ya… işte burası onların en “özgür” olabildikleri yer. Haftada bir, yarım günlüğüne çıkabildikleri ufacık serbest hareket alanı, hapsedilmenin 115. gününde açılmış “padok,” daha doğrusu “havalandırma.”

Ama bu at hareket edemiyor. Sol arka ayağını basamıyor, ayağı şişmiş. Zayıflamış, omurgası içeri çökmüş. Bunlar önemli hastalık belirtileri. Tedavi edilmezse ölümcül olabilir. Bu atın ve daha pek çoğunun durumunun kötü olduğunu anlamak için uzman olmanıza gerek yok, ilgi ve vicdan yetiyor. Adaların Atları ekibi olarak, tellerin ardından gördüğümüz bu atın durumunu İBB İspark görevlilerine bildirdik. Görevli “iletirim” dedi. İleteceği veteriner ise ne yazık ki kedi veterineri.

Atlar 8 aydır çalışmıyor. 8 aydır bu ahır bölgesinden dışarı çıkamıyor. 500’den çok at, tıpkı bu at gibi oldu ve hareketsizlik yüzünden öldü. Başka yerlere gönderilen atların sayısı 595. Çoğunun gittiği yerde at uzmanı veteriner hekim yok.

İBB’nin satın aldığı şu yüzlerce atın hiç olmazsa bir at veterineri olsun. İBB, aylardır “evet at veterineri görevlendireceğiz” diyor. Lütfen artık bu atlara bari bir veteriner gönderin. Bu sizin göreviniz, sorumluluğunuz!

İstanbul Veteriner Hekimler Odası’nı (İHVO) göreve çağırıyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yapamadığı göreve siz talip olun. Çok can kaybettik.

İBB İspark Ahırı havalandırması, Büyükada, Ağustos 2020.

Veteriner Hekim Gözüyle: Adalar’daki atların durumu nasıl?

At uzmanı veteriner hekim Ayşe Yetiş, Şubat ayında İspark ahırındaki durumu gördükten sonra 25 Şubat’ta Ajanimo.com‘a, yetersiz hareketin atların ölümüne neden olacağını anlatmıştı:

“Atlar, diğer çiftlik hayvanlarından farklı olarak gün içerisinde sık sık ve az miktarlarda otlanarak ve günlerinin yaklaşık üçte birini doğada bu amaçla dolaşarak geçiren hayvanlardır. Elbette dolaşmalarının tek sebebi bu mide bağırsak sistemleri olmayıp kalp dolaşım, solunum sistemlerinin farklılığı ve tek tırnaklı yapıları da bu yaşam faaliyetlerinde önem taşır.

Doğada izlenen atlar 24 saat boyunca ortalama 5 ila 12 km serbestçe dolaştığı ve günün 10 ila 14 saatini hem dolaşıp hem otlayarak geçirdikleri  gözlemlenmektedir. Atların otlamadıkları aralıkların yaklaşık 1 ila 2 saat kadar olduğu ve bu aranın nadiren 3 saati bulduğu gözlemlenmiştir. Bu onların doğal beslenme alışkanlıklarıdır ve atların sindirim sistemi ancak bu tip bir beslenmeye uygundur. Mide kapasitesi neredeyse ancak yarı kova olan bu canlının yem, ot ve su ihtiyacını günde bir veya iki seferde karşılanmasıyla sağlıklı kalmasını beklemek mümkün değildir. Çünkü atlar, günlük olarak 20- 40 litre suya, olması gereken vücut kilolarının %1.5-2’si kadar tane yeme ve yine vücut kitlelerinin %2-3’ü kadar kaba yeme  yani padok otuna (ot, yonca veya yeşil ot) ihtiyaç duyarlar.

Atların kalbi vücuduna oranla oldukça küçük olup, gelişmiş kas ve tendon ligament sistemleri sayesinde vücutlarındaki kan dolaşımını desteklerler. At ahıra kapatıldığında dolaşım sistemi tam olarak çalışamayacağından kalpleri kapasitelerinin üzerinde bir strese girer ve  bu atların kalp krizi geçirerek ölme riskini arttırır.

Veteriner Hekim Ayşe Yetiş: Yürüyememek atın hayatını tehdit eder

Yürüyüş ve hareket tek tırnağı üzerinde yaşayan bu hayvan ırkının tırnak kalitesini de arttırmaktadır. Zira atın tırnak ile tırnağın içinde yerleşmiştırnak kemiğinin arasında bulunan laminalar, bir atın vücudunda kan dolaşımının en yoğun olduğu bölgedir. Böylelikle koşarken yere 5 ton baskı uygulayabilen bir atın tırnağı, içindeki ve üzerindeki kemiklerinin kırılması önlenmiş olur. Yanlış beslenme ve hareketsizlik atların tırnak ve tırnak kemiği arasında olan bu yüksek kan dolaşımını olumsuz etkileyeceğinden atlarda sancıdan sonra ikinci olarak gelişen halk arasında arpalama, veteriner tıbbında ise laminitis olarak bilinen çok ciddi tedavisi neredeyse imkansız bir hastalığın gelişmesine sebep olur. Bu nedenle atlarda tırnak içindeki kemiği sararak tırnak bir kapsül şeklinde ayrılır ve tırnağı olmayan at, kemiğe basamayacağından acılar içinde ve uzun sürede ölür. Yürümek tırnak sağlığı açısından nalbant bakımından önce gelen ilk sağlıklı olma şartıdır. Yürüyüş yapmayan ve altlığı dışkı ve idrar ile asitli hale gelmiş yerde yaşayan atların tırnakları kısa sürede kalitesini kaybeder.  Tek tırnağını üzerinde yaşamaya ve var olmaya çalışan canlının hayatını tehdit eder hale gelir.

Adalar’daki atların ahırlarda kapalı, bağlı ve dolayısı ile hareketsiz olarak tutulması; doğalarına aykırı, organ sistemlerine zararlı yavaş yavaş  ama kısa sürede can çekişerek ölmelerine sebep verecek bir yaşamın onlara dayatılmasıdır.

Atın bugün İstanbul gibi bir kentte yarım metre aralıklı alanda, beton üstünde, yarım metre iple bağlı belirsiz bir sürede yaşamını sürdürmesini beklemek akıl tutulmasıdır.

Yanlış bilinen gerçeklerden biri de atların sadece ayakta uyuduğudur. Atlar kesinlikle ayakta uyuyabilseler de bu yatarak da uyudukları gerçeğini değiştirmez. Yer darlığı, iple bağlı olma ve atların yataklığının olmaması sebebi ile sürekli ayakta durmak zorunda kalan atlar, dolaşım sistemlerinin doğası gereği hareketsizliğe bağlı olarak ekstremitelerinde sonuçları ağır olacak durgunluk ödemleri  gelişir. Ödemin yol açtığı ağrılara dayanamayıp yatmaları durumunda da vücutlarında dekubitis yaraları dediğimiz yaralar oluşur. Koşullar değiştirilmedikçe de bu yaraların tedavisi oldukça zordur.” (Kaynak: Ajanimo.com, kısaltılmıştır)

Ayşe Yetiş, 7 Mart’ta Heybeliada’nın (o sırada Büyükada’ya taşınmamış) atlarını ziyaret ettiğinde de şöyle demişti: “(Büyükada İBB İspark ahırının) şu anda acilen nalbant ihtiyacı var, acilen veteriner hekim ihtiyacı var, acilen atların bir alana, dolaşmaya ihtiyaçları var. Bunu yapmadığımız müddetçe, bizim “ya, atlara iyi bakılıyormuş faytondan kurtuldular” söylemiyle kendimizi mutlu hissetmeye çalışmamız çok büyük bir yanlış.

Bence bütün hayvanlar çalışıyorlar. İnekler koyunlar keçiler tavuklar, herkes çalışıyor, atlar da çalışıyor. Attan kopmak bize bir şey katmaz. Bu konuda ben herkesi göreve davet ediyorum.” (Kaynak: TayTV yayını ve Adaların Atları, kısaltılmıştır)

Veteriner Hekim İbrahim Kurban: Tırnakların iltihabı tedavi edilmezse ölümcül

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Veterinerlik Meslek Yüksek Okulu Atçılık ve At Antrenörlüğü Bölümü, İBB’nin ücretsiz olarak Ada dışına sürdüğü atları sahiplenen ilk kurum olmuş, 5 Haziran’da 20 at İ.Ü. Avcılar Kampüsü’ne götürülmüştü. Veterinerlik Meslek Yüksek Okulu Müdür Yardımcısı İbrahim Kurban, atları seçerek aldıklarını anlatarak şöyle demişti:

“Ada’da bin 500 tane at vardı, o bin 5000 atın arasından uygulamalarda kullanabileceğimiz, sakin mizaçlı, öğrenci ile problem yaşamayacağımız ve sürü halinde salabileceğimiz, birbirlerine karşı uyumlu olan atları seçmek üzere bir heyet görevlendirdi. Heyet olarak gittik, atların mizaçlarını değerlendirdik ve 20 tanesini sahiplendik.

Bu değerlendirme esnasında bir tane de hasta olan, haflinger ırkı bir kısrak vardı. 6 yaşında. Onu da sahiplenmiş olduk. Onu sahiplenme amacımız ise hayvanı iyileştirmek ve bundan sonraki hayatında daha rahat yaşamasını sağlamaktı. Çünkü bin 500 tane atın olduğu yerde, bireysel olarak ilgilenme bu kadar mümkün olmuyor. O sebepten o atı da sahiplenip, ileriki yaşamında sağlıklı olması için üniversite bünyesine aldık. Atın sağlık problemi ise, “Laminitis(Tırnaklama)” dediğimiz bir hastalık. Tırnaklarda yangı (iltihap) ile başlayan ve tedavi edilmezse atın ölümüne sebebiyet verebilecek bir hastalıktı. Geldiğinde yürüyemeyecek haldeydi. Bir takım tedavi protokollerini uyguladık ve şu anda gayet rahat bir şekilde oynuyor, koşuyor, otluyor.

Atlar diğer canlılar gibi değiller, özgür ruhlular. Sürekli koşmak isterler. Onları kısıtladığınız, alanlarını daralttığınız zaman depresyona girerler. Psikolojileri bozulur ve bu genel durumlarına yansır. Biz gittiğimizde, seçtiğimiz esnada bile hafif hafif agresyon sergileyen, kendine dokundurmak istemeyen, yanındaki attan rahatsız olup ondan sürekli kaçırmaya çalışan haldeydiler. Bir çoğu ele gelmeyecek vaziyetteydi. Tabii genel durumları şu anki kadar iyi değildi. Ama burada hem bizim gözetimiz altında, hem de seyis arkadaşlarımızla beraber günlük bakımları, beslenmesi, kendilerine ait bireysel locaları ve gördüğünüz gibi gün içinde dolandıkları padokları var. Dolayısıyla bu yaşadıkları olumsuzlukları zamanla atlatacaklardır.” Kaynak: Cumhuriyet, 20 Temmuz 2020.

İ.Ü. Cerrahpaşa Veterinerlik Okulu padokunda adaların atları. Avcılar, Temmuz 2020. Fotoğraf: Adaların Atları.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s